BAĞIMLI OLMAK
Bağımlı olmanın çok fazla çeşidi bulunmaktadır. Bağımlılık sadece uyuşturucu veya sigaradan alkolden ibaret değildir. Sosyal medyada bir bağımlılıktır. Sürekli kola içmekte aynı şekilde. Bağımlılık diye bir şey yoktur aslında bakarsak. İnsanın kendini soyutlayamadığı, o olmadan yapamam sandığı hadiseye bağımlılık diyoruz.
Ancak sadece sandığını şeylerdir bunlar. İnsan hiçbir şeye bağımlı olamaz, olduğuna inandırmıştır kendini, bu sebeple öyle düşünür. 21 Gün kuralını hepimiz biliriz. Bir insan 21 gün boyunca bir şeyden uzak kalabiliyorsa bir ömür boyu kalabilir demektir. Şöyle de bir durum var, bağımlı olduğu şey doğuştan gelmiyor her şeyin bir başlangıç noktası var.
Doğuştan bağımlı olmadığınız hiçbir şey bağımlılık teşkil edemez. Ancak öyle bir devirde yaşıyoruz ki insanlar sürekli kendini bir şeylere kendini şartlandırmış durum. Kendilerine bir hedef belirleyip sonrada ona bağımlı olduğunu sanmak galiba modern bir hal aldı. Bir eroin bağımlısını konu alalım şimdi
Eroin bağımlıları, uyuşturucunun hastalık denen kısmını çektikleri için yani fiziksel bir acı yaşadıkları için bağımlı sanırlar kendilerini. Ancak ilaç kullandıkları durumda acılarını hissetmezler ve normal yaşantılarına devam edebilirler. İşte buna zihinsel bağımlılık diyoruz.
İstediği taktirde içmezse hayatında hiçbir değişlik olmayacak insan, kendisini içmeye adapte ettiği zaman zihinsel kriz tetikleniyor ve bir şekilde bunu vücuduna temin etmeye çalışıyor. Halbuki ilaç kullandığı taktirde hiçbir problem yaşamayacak. Bağımlılık denilen şeyin tamamıyla zihinsel olduğun kanısına tekrar varıyoruz böylece.
Bir de sosyal medya bağımlılarını konu alalım. Sosyal medya bağımlılık diye nitelendirilen hastalıkların en tehlikelisi konumunda bulunuyor. Bağımlı olan insan telefonundan ayrı kalamıyor ve sürekli sosyal medya platformunun ana sayfasını sürekli yeniliyor. Sanki bir saniye geç görse herhangi bir olayı kendini dışlanmış ve geri kalmış hissediyor.
Günde mi sürekli yakın takip ediyorlar. Bir zaman sonra telefon çalmasa bile çaldı, mesaj gelmediği halde gelmiştir belki diyerek kendini buna adapte edip sürekli kontrol etme çabasına giriyor. Bu bağımlıların da krizi şarj bitince başlıyor. Genellikle yanlarında powerbank ile gezerler. Çünkü telefonsuzluk onlar için ölümden beterdir.
Bu hastalık için bir konudan daha bahsedecek olursak o da çevresindeki insanların onun hakkında ne düşündüğünü aşırı derece önemsemesi ve buna göre hareket etmesi olur. Bahsettiğimiz bağımlılar kim ne der diye yaşarlar. Bir fotoğraf paylaşırken 1 saat incelerler herkese güzel gözükmek ve kusursuz olmak isterler.
Böyle biriyseniz veya çevrenizde böyle bir insan bulunuyor ise kesinlikle profesyonel bir yardım almalı yada aldırmaya ikna etmelisiniz. Çünkü hastalığın ileri dereceleri şizofreniye ve benzeri akıl hastalıklarına yol açabiliyor.
KUMAR BAĞIMLILIĞI
Kumar bağımlılığının düşünülenin aksine parayla bir alakası yoktur. Evet ilk başlarda kumar para için oynanır daha sonrasında sadece kazanmak için devam edilir. Kazanmak insanı cezbeder. Örnek verecek olursak kumar bağımlısı bir insan 100TL harcayıp 10TL si kalana kadar kumar oynayıp 10TL yi ise 100TL ye çıkarırsa kazandığını sanır.
Onun için para değil sadece oyundan kazanmak önemlidir. Yerde 100TL bulsa sevinmez ama kumardan 20TL kazanırsa mutlu olur ve keyif alır. Başta da belirttiğim gibi mesele para değil sadece kumarda kazanmak. Mesele bağımlılığa gelene kadar öncelik tabi ki paradır.
İlk başlarda kazanılan para bağımlıyı mutlu edecek miktarlarda olduysa bağımlılıktan kaçınmakta bir o kadar zor oluyor. Her oynayışında o miktardan daha fazla kazanacağını hayal ederek oynar. Bu bağımlılığın en kötü yanı ise kişi kazanmış olsa bile o masadan kalkamaması oluyor.
Hep daha fazlasına istediği için ve hırslarına yenik düştüğü için kendini masadan kaldıramıyor, hatta kazandığı esnadan acaba çekilsem mi diye aklından bile geçirmiyor. En güzeli kumara hiç bulaşmamaktır. Lades oynarken ucunda bir ödül oluyor ise bu da kumara girer. Kumarın küçüğü büyüğü olmaz.
Eğer para veya para ile alınabilecek bir şey elde ediliyorsa bu kumardır. Dinin yönden de haram ve günahtır. İnsanlar kumarda kişiliğini ve karakterlerini de kaybederler. Oynayan ve oynanan ortamlardan uzak durmak tek çaredir.
Bağımlı olan kişi kendine farklı hobiler edinmeli ve kumarı aklına getirmemeli ve getirmemek için çaba sarf etmelidir. Profesyonel destek almak bu bağımlılık içinde çok önemlidir. Şunu da unutmayalım bağımlılık fiziksel değil zihinseldir. Bağımlılık sıfat değil sadece bir isimdir. Zihniniz güçlüyse hiçbir şeye bağımlı olamazsınız.
OYUN BAĞIMLILIĞI
Oyun bağımlısı olan kişiler genellikle 7-15 yaş aralığındadır. Bu kişiler asosyal olmakla birlikte çevresindeki insanlarla bağ kuramayan odasından dışarı atmayan ve zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmayan tiplerdir. Arkadaş edinmekte fazlasıyla güçlük yaşayan oyun bağımlıları sadece oyunda arkadaş edinilirler.
Daha önce de belirttiğim gibi kimse doğuştan bağımlı değildir. Oyun bağımlıları da elbette gerçek arkadaşlar istemiştir ancak gerek kendilerinin kişiliği gerek çevresindekilerin kişilikleri birbirine zıt ise, bağımlı istediği halde arkadaş edinememiştir. Bazı çocuklar sınıfında mahallesinde okulunda dışlanmış kişiler oluyor.
Bunun sebebi bazen tip bazen maddi durum bazen ise farklı karakterler olabilir. Gerçek hayatta ki arkadaşlığı tadamayan çocuklar ise kendini oyunlara veriyor. Orada arkadaşlıklar kuruyor ve eğleniyorlar. Gerçek hayatta yaşadığı stresi kavgayı orada görmüyor bu sebepten dolayı o ekranın içinde kendine yeni bir dünya yaratıyor.
Bunun önüne geçmenin tek yol sosyal hayat. Gerçek hayatın daha keyifli olduğunu hissedene kadar bu çocuklar asla oyunun başından kalkmazlar. Biz nasıl ki gerçek hayatımızda inişli çıkışlı günler geçiriyoruz, o kişilerde bilgisayar ekranında aynı heyecanı, üzüntüyü ve mutluluğu yaşıyor.
Az önce de söylediğim gibi bu çocuklar gerçek hayattaki arkadaşlarıyla güzel şeyler yaşamadıkça, güven duymadıkça asla bu bağımlılığı yenemez. Veli olanlara tavsiyemiz çocuklarınızı bilgisayar başında yetiştirmek yerine sosyal aktivitelere yönlendirin. Futbol akademisi, basketbol, boks, fotoğrafçılık, ressamlık, izcilik gibi tek yapılmayan aktiviteler çocukları hem olgunlaştırır hem de gerçek hayatı öğretir. Çocuklarınızı küçük yaşta bu aktivitelerden birisine kayıt ettirmek size ileride büyük ölçüde kolaylık sağlayacaktır.
